بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

16 Kasım 2011 Çarşamba

HZ. EBU BEKİR VE ÖMER'E KİNLERİ

Şia, Hz, Ali (RA)'dan başka idareyi ele alan herkese Hz Ebu Bekir ve Ömer (RA) dahil lanet ederler, İmam Ebul-Hasan Ali b. Muhammed b Ali b. Musa'ya iftira ederek Hz. Ebu Bekir ve Ömer (RA)'a Tağut demelerini dostlarına öğrettiğini söylemektedirler. 

        Bunu en büyük Cerh ve Tadil kitapları olan «Tenkıhul Mekal fi Ahval'ir-Rical» isimli kitabın yazarı Caferi taifesinin Şeyhi Allame-i Sani Ayetullah el-Mamkani 207 inci sayfada zikretmiştir. (Murtazaviye Matbaası, Necef 1352).
«Es-Serair» kitabının sonunda Muhammed b idris el-Huliy «Mesail el-Rical ve Mükatebetühüm ila Mevlana ebi'l-Hasen b, Muhammed b. Ali b, Musa Aleyhisselam» 
Kitabından Muhammed b. Ali b. Isa meseleleri arasında naklediyor ki Muhammed b. Ali b. Isa şöyle dedi : 
«Ona yazdım ve Nasıb'ı (Ehli beyte düşmanlık edene verdikleri isim) sordum. Bir kimsenin Nasıb olduğunu Cibt ve Tağut (Hz. Ebu Bekir ve Ömer'i kastediyor)’u üstün tutması ve imamlıklarını sahih itikat gasbetmenin hesabını soracaklar. 
Çünkü onlara göre İslam'da idare Resulullah (SAV) vefat ettikten sonra sadece onların hakkıdır. Onlardan başkası bu hakka sahip değildir. 
Mehdi bu tağutları (!) muhakeme ettikten sonra onlara kısası uygular ve her asır için üç bin idareci idam edinceye kadar beş yüzer beş yüzer onları öldürür, Bu hadise onlara göre kıyamette ba's gününden önce olacaktır.
 Ölenler öldükten ve idam edilenler idam edildikten sonra mahşer için büyük ba's (diriliş) başlar. 
Bundan sonrası ya cennettir ya da cehennem. Cennet, ehli beyte ve şu yukarıdaki inançları taşıyanlara, cehennem ise Şii olmayan herkese. 
Şia bu diriltme, muhakeme ve kısasa RİC'AT ismini vermiştir. Bu inanç hiçbir Şii'nin zerre kadar şüphe etmediği temel inançlarından biridir. 
Bazı saflar Şia'nın bu inançları son zamanlarda terk ettiğini zannetmektedirler ki bu büyük bir hatadır, gerçek ile bağdaşmamaktadır.

Fotoğrafım

Hiç yorum yok:

BANA YAZINIZ


İMAN ve İSLAM

(ZÜMER / 36)

أَلَيْسَ اللَّهُ بِكَافٍ عَبْدَهُ

Allah kuluna kâfi değil midir?