بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

16 Kasım 2011 Çarşamba

EL-ALKAMİ VE İBNU EBİ-L-HADİD'İN İHANETLERİ

Şii şeyhi En-Nusayr et-Tusi'ye bu büyük ihanetleri irtikabında iki arkadaşı daha iştirak etmiştir. Birisi Şii bir vezir olan Muhammed b. Ahmed el-Alkami, diğeri ise Alkami'nin sağ kolu olan Mu'tezile mezhebine mensup Şiiler'i bu hususta geride bırakmış birisi olan Abdulhamid b. Ebi-l-Hadid. Bu zat ömrü boyunca  Resulullah'ın ashabına düşman olarak yaşadı. Nehcul-Belağa kitabına İslam tarihini tesvit eden yalanları doldurarak yaptığı edepsizce şerhiyle Ashaba düşman  olarak hayat sürdü, İslam'ın  mazisindeki gerçekleri İslam'a sokuşturulan fikirleri bilmeyenler bunların yazdıklarına hâlâ kanmaktadırlar.
  
Hatta bazı zeki ve faziletli  müelliflerimiz dahi bunlara inanmakta.  Halife Mutasım vezir yaparak ikram etmesine, iyilikte bulunmasına karşılık ona ihanet  eden İbnu Alkami  ihanetini ve iyiliğe karşı  kötülükle cevap vererek  asıl gizledikleri düşünceleri açığa vurmuştur. 

Hülagu  musibetinde İslam'ın başına gelenlere sevinen Şiiler bu asra kadar İslam'a düşmanlık beslemekte ve  bundan lezzet almaktadır. Dileyen Şiiler'in yazdığı bütün Teracim kitablarından En-Nusayr et-Tusi'nin tercüme-i halini okusun. En son telifleri bu hususta EI-Hunsari'nin  «Ravzatu-l-Cennat» kitabıdır. Bu  kitab Moğolları, hainleri övgü ve İslam'ın başına  gelenlere sevindiklerini beyanla doludur. 

Büyüğü küçüğü bütün Şiiler'in Müslümanların katliamıyla ferahladıkları, çocuk ihtiyar demeden Müslümanların öldürülmesine en azılı düşman dahi sevincini gösteremezken, kalbi vahşi hayvanlardan daha sert olanlar dahi utanırken  Şiiler'in bu duruma  sevindiklerini beyanla doludur.
Bu mevzuyu kısa tutmak isterken yine uzadı. Biz, Şiiler'in muteber kitaplarından nakiller yaparak kısa tutmak istemiştik. Bu mevzuyu yaklaştırma konusuyla ilgili bir nakil yaparak bitirelim de her müslüman bu tip mezheplerle özellikle de Şiiler'le yaklaşmak ve anlaşmanın nasıl imkansız olduğunu görsünler. Bu onların sarih itiraflarıdır:
«Ravzatu-l-Cennat» kitabında Şii önderlerinin tarihçiliğini yapan EI-Hunsari, En-Nusayr Et-Tusi'nin tercüme-i halini yazarken  naklet tiklerinden birisi de sayfa 579'da yazdıklarıdır. (1367 İkinci  Baskı Tahran). Diyor ki: «Tusi'nin gerçek ve araştırma ürünü olan sözü fırka-i naciyeyi tayin ederken yetmiş üç fırkadan sadece İmamiyye'nin fırka-i Naciye olduğunu beyan ettiği sözüdür. Tusi dedi ki:
«Ben bütün mezhepleri  inceledim, ahvalini, fer'i meselelerini tahkik ettim, İmam iye’nin dışındaki tüm mezheplerin iman hususunda — ispatı ve nefyi müsavi olan bazı hususlarda ihtilaf etseler  de— müşterek olduklarını gördüm. Sonra, imamiye taifesini hepsine muhalefet eder buldum.  Eğer onlardan başkası Naciye olsaydı  hepsinin Naciye olması gerekirdi. Bu da gösteriyor ki  fırka-i Naciye İmamiye'dir, başkası değildir.»

Hiç yorum yok:

BANA YAZINIZ


İMAN ve İSLAM

(ZÜMER / 36)

أَلَيْسَ اللَّهُ بِكَافٍ عَبْدَهُ

Allah kuluna kâfi değil midir?